2a93631260

Tofaş Üst Yöneticisi (CEO) Kamil Başaran, “Otomotiv sektörüne genel itibariyle baktığımızda, 2014 yılında iç pazarın 800 bin seviyelerinde olacağını öngörüyoruz” dedi.

Koç Topluluğu’nun “Bizden Haberler” dergisinde 2013 yılında otomotiv sektörünün gelişimi, 2014 yılı sektör beklentileri ve Tofaş’ın Ar-Ge çalışmaları hakkında açıklamalarına yer verilen Başaran, “Otomotiv sektörüne genel itibariyle baktığımızda, 2014 yılında iç pazarın 800 bin seviyelerinde olacağını öngörüyoruz. Son tahminler doğrultusunda, Avrupa’da çok ufak da olsa bir toparlanma beklentisi oluşmuş durumda, bu da sektörün ihracatının bu yılın bir miktar üzerine çıkabileceği beklentisini yaratıyor. Otomotiv ihracatının önemli bir kısmını oluşturan hafif ticari araç konusunda, iç pazardaki daralmayı ortadan kaldıracak, trendi yeniden yukarıya döndürecek bir dizi önlem, 2014 yılında sektörde belirleyici etken olacak” değerlendirmesini yaptı.

Sektörün genelinde hurda araç teşvikine yönelik beklentiler de devam ettiğini belirten Başaran, Hükümetin tüm dinamikleriyle değerlendirerek hayata geçireceği muhtemel bir teşvik mekanizmasının, 2014 yılında sektörün büyümesini tetikleyen bir diğer faktör olabileceğine dikkati çekti.

Ar-Ge’de 2020 vizyonlarını dünyanın herhangi bir yerindeki müşteriler için heyecan verici taşıtlar tasarlamak ve teknoloji geliştirmek olarak belirlediklerini ifade eden Başaran, rekabet gücülerinin bir parçası olan ortak tasarımcılarının Ar-Ge yetkinliğinin artırılması için “co-design” çalışmaları yaptıklarını bildirdi.

Başaran, 2013 yılında Türkiye ve dünyada otomotiv sektörü açısından rekabetin daha da yoğunlaştığı bir yıl olduğunu belirterek, Amerika’da toparlanmanın devam ettiğini, Avrupa pazarlarında ise daralmanın sürdüğünü ve son birkaç ayda ise Avrupa’nın yeniden toparlanma sürecine gireceğine dair sinyaller alındığını aktardı.

İç pazarda ise geçen yıla oranla büyümenin devam ettiğini vurgulayan Başaran, Tofaş olarak hem iç pazar hem de ihracat performanslarıyla denge yaratarak Avrupa pazarlarındaki daralmaya rağmen iş hacimlerini koruduklarını kaydetti.

2013 yılının 9 aylık dönemi itibariyle toplam 185 bin 237 binek ve hafif ticari araç ürettikleri bilgisini veren Başaran, şunları ifade etti:

“121 bin 390 adetlik ihracat gerçekleştirdik. Üretim rakamımızla, Türkiye’deki toplam üretimin yüzde 22’sini tek başına gerçekleştirme başarısı gösterdik. Temsil ettiğimiz markalarla da iç pazardan yüzde 12,2 pay aldık. Yeni yatırımla Fiat Doblo, yaklaşık 360 milyon dolarlık ek yatırımla, hem Amerika pazarına uyarlanarak Kuzey Amerika ve Kanada’ya ihraç edilecek hem de mevcut Doblo modeli Türkiye ve diğer pazarlar için yenilenecek.

2014’ün ikinci yarısında üretimine başlamayı planladığımız Doblo Amerika projesi kapsamında, 2014-2021 yılları arasında, yaklaşık 175 bin aracı ihraç etmeyi öngörüyoruz. Doblo Amerika projesiyle birlikte, 2013-2015 yılları arasında tamamlanması hedeflenen yatırımla, Doblo modelinin yenileme çalışmalarını da gerçekleştirmiş ve bu sayede Doblo projesinin ömrünü, ilk aşamada 2018’den 2021’e kadar uzatmış olacağız. Yine bu yıl, 2015 yılının ikinci yarısında üretimi planlanan yeni bir otomobilin yatırım kararı alındı. 520 milyon dolar tutarındaki yeni yatırımla 2015-2023 yılları arasındaki dönemde bu yeni otomobil projesi kapsamında 580 bin adet araç üretmeyi planlıyor, bunun üçte birinin de ihracatını hedefliyoruz.”

“Türkiye’nin gelecek 10 yılda üretim kabiliyetleriyle olduğu kadar Ar-Ge yatırımlarıyla da öne çıkacak”

Otomotiv sektöründe ciddi bir değişim yaşandığını, dünyada da otomotiv sektörünün büyümeye devam ettiğini ifade eden Başaran, bölgesel sektör büyüklükleri ve yatırımlarının gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığını belirtti.

Başaran, Türkiye’de yüksek genç nüfus oranı, tüketim eğiliminin yüksek olması ve milli gelirdeki artış potansiyelinin iç pazarın gelecek 10 yılda büyüyeceğine işaret ettiğini vurguladı.

İç pazarın büyümesinin yeni yatırımların Türkiye’ye kazandırılmasını cazip hale getirdiğini belirten Başaran, şunları kaydetti:

“Tabi buradaki en önemli konulardan biri de şu ki, bu gelişimle birlikte Türk otomotiv sektörünün de global ölçekte rekabet gücünü artırması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin devreye girmesiyle birlikte, üretim maliyetlerindeki rekabet gücümüzün azalması riskini göz önüne aldığımızda Ar-Ge’ye ve katma değerli ürün üretimine yatırım yapmamız gerekir. Türkiye’nin gelecek 10 yılda üretim kabiliyetleriyle olduğu kadar Ar-Ge yatırımlarıyla da öne çıkacağına inanıyorum.

Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye otomotiv sektörü, üretimden satış sonrasına tüm değer zincirindeki yetkinlikleri ve küresel entegrasyonuyla, global arenada önemli bir konuma ulaştı. İç pazar performansının yanı sıra üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracatla kanıtladı. Veriler ve öngörüler, önümüzdeki dönem otomotiv sektörü adına umut vaat ediyor. Bu kapsamda iç pazarda en geç 2017 yılında 1 milyon hedefine ulaşılabileceğini düşünüyoruz.”

Elektrikli araç üretimiyle ilgili de görüşlerini paylaşan Başaran, elektrikli araçların ticarileşmesi ve pazarda belirgin bir biçimde yer bulması için zamana ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Ar-Ge’de 2020 vizyonlarını “dünyanın herhangi bir yerindeki müşteriler için heyecan verici taşıtlar tasarlamak ve teknoloji geliştirmek” olarak belirlediklerini aktaran Başaran “Bu nedenle, elektrikli araçların pazarda yer bulması için zamana ihtiyaç olduğu görüşümüze rağmen, Fiat’ın tüm dünyadaki hafif ticari araçlarında elektrikli model geliştirme sorumluluğunu Tofaş üstlendi. Bu doğrultuda stratejik bilgi birikimini sağlamak amacıyla, başta üniversiteler olmak üzere çeşitli kurum ve şirketlerle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu noktada elektrikli araçların pazarda istenilen seviyede yaygınlığa ulaşmasına kadar geçecek dönemde, var olan CNG ve LPG gibi alternatif yakıtlardan yararlanmak gerektiğini düşünüyorum” ifadelerinin kullandı.

“Döviz kurlarındaki artış kısa ve orta vadede iç pazarı olumsuz etkiliyor”

Otomotiv sektörünün 2013 ihracat hedefinin yaklaşık 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Başaran, ancak yılı bu hedefin bir miktar üzerinde kapatabileceklerini ve Türkiye’ye gelen yeni yatırımlarla beraber ileriki yıllar için tablonun olumlu yönde seyredeceğini öngördüklerini belirtti.

Başaran, otomotiv ithalatının artıyor olmasının elbette cari açık üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

“İç pazardaki hafif ticari araç talebinin geçtiğimiz yıla oranla düşmesi ve binek araç satışlarının artması ithal oranını yukarı çekiyor. Bu durum da cari açığa olumsuz yönde etki ediyor. Hem Türkiye, hem de otomotiv sektörünün gelecek hedefleri çok büyük. Bu büyük hedefler arasında hafif ticari araç segmenti kilit rol oynuyor. Sektörün rekabet avantajı ve yerlilik oranı, hafif ticari araç üretiminde en üst seviyede. Bu nedenle hafif ticari araç pazarının büyümesi çok önemli. Pazarın büyümesi için atılacak her adım, Türkiye’de yerli araç satış oranını ve dolayısıyla cari dengeyi olumlu yönde etkileyecektir.”

Döviz kurlarındaki hareketliliğin sektöre etkisine de değinen Başaran, döviz kurlarındaki artışın elbette kısa ve orta vadede iç pazarı olumsuz etkileyen bir unsur olduğunu dile getirdi.

Başaran, bunun en büyük sebebinin de avro cinsinden maliyetlerdeki artış olduğunu belirten Başaran,” Bu durumun yaratacağı fiyat artışları, iç pazarda karlılıkları ve talebi nispeten olumsuz etkiler. İç pazardaki büyüme hızı yavaşlar. Üretimden satışlarımızın yaklaşık yüzde 80 seviyesine, üretimdeki yerlilik oranımızın ise (motor-şanzıman hariç) yüzde 74 seviyelerine ulaşması, zorlu ekonomik koşullarda Tofaş’ı rekabette oldukça farklı bir noktada konumluyor. Bu nedenle Tofaş, pazardaki olumsuz gelişmelere karşı dirençli bir duruş sergileyebilecektir. Ayrıca satışlarımızın yarısından fazlasının ihracat kanalıyla gerçekleşmesi, yarattığımız ihracat/iç pazar dengesiyle, potansiyel riskleri yönetmemizi nispeten kolaylaştırıyor” değerlendirmesini yaptı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın