İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, faiz oranlarının artmasıyla şirketlerin nakit akışlarının zor duruma girebileceğini ve bu bağlamda iş yeri kapatmaları, istihdamın azaltılması gibi durumların yaşanabileceğini ifade etti.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, borçlanma faiz oranını yüzde 3,50’den yüzde 8’e yükseltti. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 4,50’den yüzde 10’a yükseltti.  Kararın ardından 2,2516 seviyesinde bulunan dolar/TL, düşerek 2,1735’e kadar geriledi. Euro/TL de 3,0789’dan 2,9682’ye kadar geriledi. Konu ile ilgili açıklama yapan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, şirketlerin nakit akışlarının zor duruma girebileceğini ve bu bağlamda iş yeri kapatmaları, istihdamın azaltılması gibi durumların yaşanabileceğini ifade etti.

Dört ayaklı sürecin sonuçları

Türkiye ekonomisinin bu duruma sürüklenmesinin 4 ayaklı bir sürecin sonunda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kozanoğlu, “Türkiye çok ciddi yapısal sorunlar yaşayan bir ülke. Burada en belirgin gösterge cari işlemler açığı. Bilindiği gibi cari işlemler açığı bir ülkenin döviz gelirleri ve döviz harcamaları arasındaki fark. Türkiye ekonomisi ekonomik pastasının yaklaşık yüzde 6,5- 7’si gibi bir açık veriyor. Bunu da finanse etmek için her yıl 60 milyar dolar civarında dış para girişine muhtaç durumda. İkinci ayak, Türkiye bilindiği gibi kırılgan beşlinin bir üyesi olarak kabul ediliyor. Diğer bir deyişle yükselen ülkeler ifade edilen orta gelir düzeyindeki ülkelerin en kırılganlarından biri. Kırılgan beşli ülkeler arasında Brezilya, Güney Afrika, Endonezya ve Hindistan yer alıyor. Bu ülkelerin hepsi dünyadaki küresel ekonomi değişikliklerinden etkileniyorlar. Amerikan Merkez Bankası FED’in tahvil alınmasını yavaşlatması bu ülkelere sermaye girişini etkiledi. Hepsinin paraları bir miktar değer kaybetti. Yerel paralarını daha çekici kılabilmek için belli ölçülerde hepsi faiz artışına gidecek. Türkiye bu faiz artırım sürecinden bu süreye kadar uzak durmayı seçmişti ama dün bu koroya katıldı” dedi.

Üçünü ayakta Türkiye’nin 17 Aralık’ta çok ciddi bir politik çalkantı yaşamasının yer aldığını anlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, “ Bu haliyle geleceğe yönelik belirsizlikler, seçimlere yaklaşırken seçim ekonomisi tartışmalarını beraberinde getiriyor. İster istemez yatırımcılar, özellikle yabancı yatırımcılar bu çalkantılı süreçte yatırımlardan uzak duruyorlar. Üzerinde durulması gereken dördüncü ve son ayakta, bu sürecin kamu otoriteleri tarafından iyi yönlendirilememiş olmasıdır” diye konuştu.

Sade vatandaş etkileniyor

Türkiye ekonomisinde dövizin oynamasının sade vatandaşı çok az etkilemesi gibi bir gerçeğin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kozanoğlu, “Dövizle borçlanmayı BDDK’nın men etmesi Türkiye ekonomisinin göreceli bir avantajı. Öncelikle kredi kartı, tüketici kredisi, ihtiyaç kredisi kullanan yurttaşlar için bunların maliyeti ciddi artacak. Bunların maliyetinin artması demek, yurttaşların mal ve hizmetlere olan taleplerini, harcamalarını olumsuz etkileyecek bu da ekonomideki büyümenin iyice yavaşlamasına neden olacak. Ayrıca faiz oranlarının artması yatırım yapmayı düşünen yatırımcıların planlarını ertelemesine neden olacak. Yani yeni iş kapıları, istihdam alanları açılmayacak. Şirketlerin nakit akışları zor duruma gelebilecek ve bu bağlamda iş yeri kapatmaları, istihdamın azaltılması gibi durumlar yaşanabilir” ifadelerini kullandı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın