OSMAN ÇAKMAK

Avrupa konuşuyor.

İtiraz ediyor.

Rapor yayımlıyor.

“Egemenliğimiz sınırlı” diyor.

Türkiye ise susuyor.

İtalya’da Altragricoltura çıkıyor, açık açık söylüyor:

“Çok uluslu şirketler fiyatları belirliyor, halk gıdaya ulaşamıyor.”

Peki Türkiye’de durum farklı mı?

Hayır.

Sadece itiraz eden yok.

Türkiye’de çiftçi üretiyor ama kazanamıyor.

Tüketici ödüyor ama doyamıyor.

Aradaki zincir ise her yıl daha da büyüyor.

Bu bir tesadüf değil.

Bu bir kriz de değil.

Bu, bilinçli bir tercihtir.

Bugün Türkiye’de:

Buğday maliyetin altında

Süt üreticisi zararına

Zeytinyağı üreticide baskı altında

Meyve dalında, sebze çöpte

Ama market rafında:

Et pahalı

Süt pahalı

Ekmek pahalı

Yağ pahalı

Soruyorum:

Bu fark nereye gidiyor?

Cevap basit ama rahatsız edici:

Çiftçiye değil.

Tüketiciye değil.

Avrupa Birliği kendi çiftçisini koruyor diye eleştiriliyor.

Türkiye çiftçisini korumuyor diye övülüyor.

Buna “serbest piyasa” diyorlar.

Aslında adı şu:

Devletin çekilmesi, şirketin yerleşmesi.

Gıda pahalı değil.

Gıda üzerinden kurulan düzen pahalı.

Çünkü bu düzende:

Üretenin sesi yok

Tüketenin seçeneği yok

Aracının sınırı yok

Ve devlet, masanın başında değil.

Bu yüzden mesele:

Enflasyon değil

Kur değil

Maliyet değil

Mesele şudur:

Kim korunuyor?

Kim feda ediliyor?

Avrupa çiftçisini koruyor.

Türkiye çiftçisini sessizce harcıyor.

Ve unutulmamalı:

Gıdasını koruyamayan ülke,

hiçbir egemenliği tam olarak koruyamaz.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın