Osman Çakmak – 31 Ekim 2025
“Siyasi zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa elde edilen başarılar kalıcı olamaz.”
— Mustafa Kemal Atatürk
Bir Zamanlar Lozan’da, Bugün Fındıkta
Yüzyıl önce Lozan’da verilen kavga, bağımsız bir ülkenin kaderini belirliyordu.
Bugün o kavganın modern bir yansıması, fındık bahçelerinde yaşanıyor.
Ama bu kez cephede asker yok; tüccar var, çokuluslu şirketler var, küresel fiyat endeksleri var.
Türkiye, dünyanın fındık başkentiydi — hâlâ öyle görünüyor.
Ama artık şu soruyu sormalıyız:
“Gerçekten mi başkentiz, yoksa sadece bir fındık bahçesi mi?”
Ferrero Krizi: Yeni Tip Bir Bağımlılık
Financial Times’ın haberinde anlatıldığı gibi, Nutella’nın üreticisi Ferrero ile Türk fındık tüccarları arasında büyük bir çıkmaz yaşanıyor.
Ferrero, fiyatlar ikiye katlanınca Türkiye’den alımı durdurmuş.
Tüccarların “Ferrero geri döner” umuduyla stok yaptığı, bu nedenle piyasanın kilitlendiği ifade edilmiş.
Bir yanda 18.000 dolara fırlayan fiyatlar, diğer yanda alım yapmayan İtalyan dev…
Ortada bekleyen üretici ise, kendi ürününün değerini yine başkalarının kararına bırakıyor.
Bu tablo bize şunu hatırlatıyor:
Cumhuriyet’in ilk yıllarında nasıl yabancı şirketlere karşı milli iktisat mücadelesi verildiyse,
bugün de tarımda yeni bir ekonomik bağımsızlık savaşı verilmelidir.
Atatürk’ün “Ekonomik Egemenlik” Anlayışı
Atatürk, 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde şöyle demişti:
“Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kalıcı olmaz.”
Bugün bu cümle sanki fındık için söylenmiş gibi.
Çünkü fındıkta kazandığımız “dünya liderliği”, başkasının logosunun altında satılıyorsa bu bir zafer değil, bir uyarıdır.
“Bugün ekonomik bağımlılık, dünün işgalinden daha sinsi bir tehdittir.”
Fındıkta Sömürge Modeli: Biz Üretiyoruz, Onlar Markalaştırıyor
Türkiye toprağı üretiyor, Avrupalı fabrikalar markalaştırıyor.
Biz tonla satıyoruz, onlar kavanozla milyar dolar kazanıyor.
Bu, 21. yüzyılın yeni kapitülasyonu değil de nedir?
Fındığın kaderi artık sadece hava koşullarına değil,
çokuluslu şirketlerin pazarlama stratejilerine de bağlı hale geldi.
Bugün açıkça görülüyor ki; toprağımızı, fidanlarımızı koruyamadığımız yerde,
ürünün kimliğini, markasını ve hikâyesini korumamız da mümkün değildir.
Yeni Bir Fındık Cumhuriyeti Mümkün
Bugün bir ülke, kendi tarım ürününde markalaşamıyorsa,
başkasının ambalajında görünür hale geliyorsa,
ekonomik bağımsızlık sadece tarih kitaplarında kalır.
Devlet, fındıkta markalaşma ve benzeri tüm girişimleri
“ulusal güvenlik politikası” ciddiyetinde ele almalıdır.
Çünkü “fındıkta bağımsızlık sınavı”, sadece çiftçinin değil — Cumhuriyet’in kendi sınavıdır.
Bugünün Lozan’ı Ordu’nun Bahçelerinde Yazılıyor
Bir asır önce Lozan’da kalemle çizilen bağımsızlık sınırları,
bugün Ordu, Giresun, Sakarya ve Düzce’nin bahçelerinde tırmıkla yeniden yazılıyor.
Eğer kendi markamızı yaratamazsak,
bugünün Nutella’sı ve benzerleri yarının kapitülasyonu olur.
Ve işte o zaman tarih bize şunu yazar:
“Bu millet, fındığı dünyaya tanıttı ama kendi markasını tanıtamadı.”
Fındık artık sadece bir tarım ürünü değil;
ulusal hafızanın ve ekonomik egemenliğin göstergesidir.
Ferrero’nun alım kararları, Türkiye’nin ekonomik damarlarına kadar uzanıyorsa;
bu kriz yalnızca bir “piyasa daralması” değil,
bağımsızlık sınavının modern versiyonudur.

sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
