Küresel sıcaklıklar ve sera gazı emisyonları rekor kırarken, iklim değişikliğini önlemek için Paris Anlaşması kapsamında sera gazı emisyonlarının azaltılması için verilen yetersiz taahhütler, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerin 2,5 ila 2,9 derece üzerine çıkarma riski oluşturuyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) bu yıl 14’üncüsü olan “Emisyon Açığı 2023: Kırılan Rekorlar – Sıcaklıklar yeni zirvelere ulaştı ama dünya hala emisyonları azaltmada başarısız” başlıklı raporu yayımlandı.

Rapor, bu yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliğinde 30 Kasım-12 Aralık’ta düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) öncesi, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için emisyonların gereken şekilde azaltılmadığını ortaya koydu.

Rapora göre, bu yıl ekimin başına kadar, 86 günde sıcaklıklar sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerine çıktı. Eylül 2023, küresel sıcaklık ortalamasının sanayi öncesi seviyenin 1,8 derece üzerine çıktığı en sıcak ay oldu.

İnsan faaliyetlerinin oluşturduğu ve küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonları, 2022’de önceki yıla göre yüzde 1,2 artarak 57,4 gigaton karbondioksit eşdeğeri seviyeyle rekor kırdı. G20 ülkelerindeki emisyonlar da 2022’de önceki yıla göre yüzde 1,2 yükseldi.

Küresel sera gazı emisyonlarının ulaştığı bu seviye, 1990’daki 37,9 gigaton karbondioksit eşdeğeri seviyesine göre yüzde 51,5 arttı.

Emisyonlardaki artış hızı 2000’ler itibarıyla yavaşladı. Emisyonlar 2000’de 41,8 gigaton karbondioksit eşdeğeri ve 2010’da 51,6 karbondioksit eşdeğeri seviyeye ulaştı.

Enerji sektörünün yol açtığı karbon emisyonları, sera gazları içindeki en büyük payı oluşturdu.

ABD ve Çin “emisyon liderleri” oldu

ABD, yüzde 19 ile emisyonlarda 1850-2021 tarihlerinde payı en yüksek ülkeler olarak dikkati çekti. ABD’yi yüzde 13 ile Çin izledi. ABD ve Çin haricindeki G20 ülkelerinin ve Avrupa Birliği’nin (AB) payı sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 13 oldu.

Rusya’nın tarihsel emisyonlarda yüzde 5, Hindistan’ın yüzde 4, en az gelişmiş ülkelerin yüzde 4 paya sahip oldu.

Mevcut emisyonlarda ise en yüksek pay sahibi yüzde 30 ile Çin oldu, bu ülkeyi yüzde 11 ile ABD ve yüzde 7 ile Hindistan izledi.

ABD ve Çin haricindeki G20 ülkelerinin mevcut emisyonlarda yüzde 18, AB’nin yüzde 7, Rusya’nın yüzde 5 ve en az gelişmiş ülkelerin yüzde 3 payı bulunuyor.

1,5 derece hedefi için emisyonlarda yüzde 42 düşüş gerekli

Emisyonlardaki artış eğilimi ve yetersiz azaltım çabaları nedeniyle, küresel sıcaklık artışının yüzyıl sonuna kadar sanayi öncesi seviyelerin 2,5 ila 2,9 derece üzerine çıkabileceği yönünde risk oluşturuyor.

Bu sıcaklık seviyesi, ülkelerin Paris Anlaşması kapsamında anlaştığı sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma taahhüdünün oldukça üzerinde.

Küresel sıcaklık artışının 2 dereceyle sınırlanması için 2030’a kadar emisyonların 14 gigaton karbondioksit eşdeğeri (yüzde 28), 1,5 dereceyle sınırlanması için ise 22 gigaton karbondioksit eşdeğeri (yüzde 42) azaltılması gerekiyor.

Emisyonlardaki bu düşüşün sağlanmasıyla, sıcaklık artışı yüzde 66 ihtimalle söz konusu seviyelerle sınırlandırılabilir.

Ancak, ülkelerin mevcut ulusal katkı beyanlarındaki taahhütler emisyonların sadece 3 karbondioksit eşdeğeri gigaton düşürülmesini sağlıyor.

Tüm ulusal katkı beyanlarının ve uzun vadeli net sıfır emisyon taahhütlerinin uygulanması halinde sıcaklık artışının 2 dereceyle sınırlandırılmasının mümkün olabileceği öngörülürken, net sıfır emisyon taahhütlerinin güvenilir bulunmaması ve hiçbir G20 ülkesinin bu taahhütlerle tutarlı hızda emisyonlarını azaltmaması, sıcaklık artışına yönelik endişeleri körüklüyor.

UNEP, tüm bu politikaların tam olarak uygulandığı en iyimser senaryoda bile sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma ihtimalinin yüzde 14 olduğunu hesaplıyor.

 Taahhütlerde ilerleme var ama yeterli değil

Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’te, 2030’a kadar emisyonların yüzde 16 artacağı öngörülürken, bugünkü öngörü artışın yüzde 3 olacağı yönünde. Taahhütler emisyonlardaki artış öngörüsünü aşağı çekse de sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gereken azaltım seviyelerine ulaşmıyor.

Bu nedenle, ülkelerin ulusal katkı beyanlarındaki emisyon azaltım hedeflerini güncellemelerine ihtiyaç duyuluyor.

Bu yıl ilk kez COP28’de açıklanacak ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki ilerlemesini ortaya koyacak Küresel Durum Değerlendirmesinde ülkeler ulusal katkı beyanlarında sunmaları gereken taahhütlere ilişkin bilgilendirilecek. Sıcaklık artışını 2 veya 1,5 dereceyle sınırlandırmak için daha iddialı azaltım planlarının sunulması gerekiyor.

“Gezegenimiz 3 derecelik bir artışın çıkmaz sokağına sürükleniyor”

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, politikalarda değişiklik olmazsa 2030’da emisyonların sıcaklık artışını 1,5 derece limiti için gerekli seviyeden 22 gigaton karbondioksit eşdeğeri daha yüksek olacağını dile getirdi.

Bu miktarın ABD, Çin ve AB’nin mevcut yıllık emisyonlarının toplamına eşit olduğunu kaydeden Guterres, şu ifadeleri kullandı:

“Rapor bize emisyonların düşmesi gerekirken, aslında rekor seviyeye ulaştığını gösteriyor ve bu emisyonlar sıcaklık rekorlarına yol açıyor. Mevcut eğilimler, gezegenimizi 3 derecelik bir sıcaklık artışının çıkmaz sokağına doğru sürüklüyor. UNEP’in raporu, emisyon açığının daha çok bir emisyon kanyonuna döndüğünü gösteriyor. Tutulmayan sözler, yıkılan hayatlar ve kırılan rekorlarla dolu bir kanyon. Tüm bunlar bir liderlik başarısızlığı, savunmasızlara ihanet ve kaçırılmış büyük bir fırsat.”

Guterres, “iklim krizinin zehirli kökü olan fosil yakıtlardan” kurtulmak gerektiğinin altını çizerek, sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmanın adil ve eşit bir temiz enerji dönüşümüyle mümkün olabileceğini kaydetti.

Ülkelerin iklim planlarının finansman ve teknolojiyle desteklenmesi gerektiğini dile getiren Guterres, “Liderlerin COP28’deki görevi bunların gerçekleşmesini sağlamak. Liderler bunu daha fazla erteleyemez. Yolumuz tükendi. COP28 bizi dramatik iklim eylemleri için hazırlamalı ve bu şimdi başlamalı.” uyarısında bulundu.

UNEP İcra Direktörü Inger Andersen de iklim değişikliğinin etkilemeyeceği hiçbir insan veya ekonomi olmadığını ve emisyonların, sıcaklıkların ve aşırı hava olaylarının rekor kırmasının durdurulması gerektiğini belirterek, “Bunun yerine emisyonları azaltmada, yeşil ve adil dönüşümü sağlamada ve iklim finansmanını artırmada rekorlar kırmalıyız.” ifadesini kullandı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın