KPMG, dünya çapında ülkelerin değişimi yönetme ve fırsata çevirebilme becerilerini ölçen Değişime Hazırlık Endeksi 2017 raporunu yayımladı. Araştırma, hükümetlerin rekabet haritasında nerede olduklarını bilmelerine, iş dünyasının yatırım avantajı ile büyüme fırsatı sunan ve değişimlere hazır olan ülke ve pazarları görmelerine olanak sağlıyor. Aynı zamanda sivil toplum için de odaklanacakları ve kaynaklarını yönlendirecekleri ülke ve öncelikli alanları belirlemelerine yardımcı olmayı hedefliyor. Endeks, ülkelerin ekonomik, politik, toplumsal ve çevre alanlarında aniden veya kademeli olarak gerçekleşen değişimlere ne kadar hazır oldukları konusunda pencere açıyor. Türkiye, ulaştırma ve hizmet altyapısı, bütçe disiplini ve mali göstergelerde değişime nispeten yakın dururken, stratejik devlet planlaması, sürdürülebilir iş dünyası, sosyal güvenlik gibi alanlarda listenin hayli gerisinde.

Rapor, 136 ülkeden bin 372 uzmanın 26 soruya verdiği yanıtlarla IMF, Birleşmiş Milletler ve Dünya Ekonomik Forumu’ndan alınan ve 125’ten fazla değişkeni içeren veriler kullanılarak hazırlandı. Araştırmaya katılan 136 ülke, her biri 10 değişkenden oluşan, “iş dünyası kapasitesi”, “hükümet kapasitesi” ve “insan ve sivil toplum kapasitesi” olmak üzere üç temel kategoride değerlendirildi. Ülkelerin bu değişkenlere göre puanlanarak sıralandı. Raporda, İsviçre değişime en hazır ülke olarak birinci sırada yer aldı. Türkiye ise 136 ülke arasında 62’nci sırada. Değişime hazırlık sıralamasında Rusya, Brezilya, Tayland, Hindistan, Meksika gibi gelişmekte olan ülkeler Türkiye’nin gerisinde kaldı.

Sıralamadaki ilk 10’un tamamını yüksek gelirli ülkeler oluşturuyor. İsviçre, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Danimarka, Yeni Zelanda, Hollanda, Finlandiya, Almanya ve Birleşik Krallık olarak sıralanan ilk 10’daki ülkelerden 8’i doğal kaynaklar açısından zengin değil, 6’sının ise nüfusu 10 milyondan az. İlk 20 ülke ile G20 sıralaması karşılaştırıldığında ise G20 üyelerinden gelişmiş ülkeler dışındakilerin çoğunun ilk 20’de yer almadığı görülüyor. Örneğin Çin, Güney Kore ve Malezya gibi ülkeler 30’uncu sıralardan listeye giriyor. Rusya, Brezilya gibi ülkeler ise 70’inci sıradan itibaren listede yer buluyor.

Değişime Hazırlık Endeksi 2017 Raporunu değerlendiren KPMG Türkiye Vergi Bölüm Başkanı ve Kamu Sektör Lideri Abdulkadir Kahraman, nüfusu yaşlanan hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin değişime hazırlık uygulamalarına ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. Kahraman, “Gelişen bilim ve teknoloji ile yükselen beslenme ve yaşam standartları, ortalama yaşam süresinin artmasını sağladı. Bağımlı nüfus giderek artarken, demografik değişime hazır olmak her zamankinden daha çok önem kazanıyor” dedi.

Kahraman, raporda altı çizilen bir başka konunun, küresel göçler ve etkileri olduğunu vurguladı. “Ülkelerin yüksek gelirli olmasının, küresel göçlerin getirdiği zorluklara hazır olmalarını garantilemediği görülüyor” diyen Kahraman şöyle konuştu:

“Sıralamada üst sıralarda yer bulan Almanya, Fransa, İsveç gibi ülkelere ekonomik kaynaklı göç yoğunlaşırken, sığınmacı ve mültecilerin ise Lübnan, Ürdün, Türkiye gibi değişime hazırlık endeksinde orta veya alt seviyelerde yer alan ülkelere yöneldiğini görüyoruz. Yani güvenlik kaynaklı göçleri coğrafya şekillendiriyor. Türkiye’nin Suriye’de süren iç savaş süresince kabul ettiği Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaşadığı ekonomik, sosyal ve hukuki zorluklar, ülkenin değişime hazırlık seviyesinin çok üzerinde bir göç dalgasıyla karşılaşmasıyla açıklanabilir. Ancak yine bu süreçte Türkiye’nin yüksek gelirli ülkelere kıyasla rekor düzeyde mülteciyle birlikte toplumsal yaşamın sürdürülmesini sağlaması, gelir seviyesi ve zorlu sığınmacı yönetimi arasında bir bağ kurulamayacağını gösteriyor.”

Değişime Hazırlık Endeksi 2017’de Türkiye’nin sıralamasıyla ilgili bazı başlıklar şöyle:

  • “İş dünyası kapasitesi” kategorisinde 65’incisıraya yerleşen Türkiye’nin bu kategoride güçlü olduğu alanlar ulaştırma ve hizmetler altyapısı (33), iş çevresi (37) ve ekonominin dışa açıklığı (52) olarak öne çıktı. Gelişmeye açık olarak değerlendirilen alanlar ise iş dünyası sürdürülebilirliği (110), işgücü piyasası (96) ve inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları (75) olarak değerlendirildi.
  • “Hükümet kapasitesi” kategorisinde 66’ıncı sırada yer alan Türkiye’nin, en çok mali göstergeler ve bütçeleme (19), taşınmaz hukuku (36) ve hukukun üstünlüğü (50) alanlarında güçlü olduğu görüldü. Bu kategorideki fırsat alanlarını ise stratejik devlet planlaması (113), çevre ve sürdürülebilirlik (95) ve güvenlik (86) oluşturdu.
  • Türkiye, “insan ve sivil toplum kapasitesi” kategorisinde ise 63’üncü sırada yer aldı. Bu kategoride en güçlü alanlarının girişimcilik (31), teknoloji kullanımı (43) ve insan sermayesi (57) olduğu ortaya çıktı. Geliştirebileceği alanlar olarak ise sosyal güvenlik (104), toplumsal cinsiyet eşitliği (98) ve bilgiye erişim (82) olarak değerlendirildi.

sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın