ERKAN KIZILOCAK >> DÜNYA enerji devi Shell, Türkiye’de 90’ıncı yılını kutluyor. Shell ilk kez, 1923 yılında açtığı ilk akaryakıt istasyonuyla Türkiye pazarında faaliyete başlamıştı. Firma bugün kara, hava ve deniz araçlarına akaryakıt ve madeni yağ satışına devam ediyor. Ayrıca, petrol ürünleri dağıtımı ve doğalgaz ithalatı da yapıyor. Türkiye’de petrol arama işine 1960’lı yıllarda başlayan Shell, son birkaç yıldır ise ‘upstream’ (arama-üretim) işine ağırlık verdi. 2011 yılında TPAO ile iki anlaşma yaptı. Üçüncüsünü de 2012 yılında gerçekleştirdi. Bu anlaşmalarla Akdeniz ve Karadeniz’de derin deniz araması yapılırken, Güneydoğu’da da kayagazı ve petrol araması sürüyor. Güneydoğu’da Dadaş formasyonu olarak adlandırılan sahada uzun vadeli bir arama çalışması başlamış durumda.
Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Diyarbakır ve Batman’ın kuzeyindeki sahada fizibilite çalışmalarının bir yıldır sürdüğünü belirterek, şu anda kule ve kampın kurulma aşamasında olduğunu ve yolların yapıldığını söylüyor, yakın bir zamanda da ilk kuyunun açılacağı bilgisini veriyor. Karadeniz’de aramalar için 200 milyon dolar maliyetin Shell tarafından karşılanacağını belirten Erdem, Türkiye pazarında ‘upstream’ (arama-üretim) ve ‘downstream’ (satış-pazarlama) faaliyetlerinin eşit oranda ve dengeli olacağını dile getiriyor. Erdem, potansiyeli bilinmese de kayagazı üretiminin başlamasıyla dengelerin değişebileceğini, Türkiye’nin kendi enerji ihtiyacını karşılamasının çok önemli bir dönemeç olacağına dikkat çekiyor. Erdem, “Hepimizin gönlünde yatan, Türkiye’nin kendi enerji ihtiyacını karşılayabilmesi” diyor.
Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Shell’in Türkiye’de bir asra yaklaşan macerasını, pazardaki konumlanışını ve yeni dönemdeki stratejisini Para Dergisi’ne anlattı…
Shell markasının Türkiye’deki geçmişinden başlayalım…
Bizim kayıtlarımıza göre, ticari faaliyetimizin başlangıcı 1923. O tarihten bu yana hemen her alanda faaliyette bulunmuşuz. Önce madeni yağ ve akaryakıt dağıtımıyla başladık. Sonraki aşamalarda petrol arama işine de girdik. Rafinaj, madeni yağ imalatı ve ihracat da yapıyoruz. 2005’de BOTAŞ’ın kontrat devriyle doğalgaz ithalatına başladık. İş alanımız hava ve deniz araçlarına akaryakıt satışından kimyasal ürün satışına kadar geniş bir yelpazeden oluşuyor.
Verilere göre, akaryakıtta pazar payınız yüzde 12 azaldı. Ne kadar istasyon kaybettiniz?
Bildiğiniz gibi, 2010 yılında akaryakıtta intifa süreleri beş yılla sınırlandırıldı. Bu geriye doğru işleyince, istasyonların yüzde 60-70’i belli bir tarihte geçersiz oldu. Biz de kendi şebekemizi gözden geçirdik. Hem şebekemizde eksikliklerimizi hem de kendi istasyonlarımız arasında yenilemek istediklerimizi göz önünde tuttuk. İstediğimiz yerlerdeki verimli istasyonları şebekemize katmayı başardık. Bazı Shell istasyonlarının başka firmalarla anlaşması söz konusu oldu. Türkiye’de istasyonların ortalama verimliliği günlük 12 bin litre. Oysa, Shell markası altında çalışanlar sektör ortalamasının iki katının üzerinde satış yapıyor.
Full’un istasyonlarını kiralamak istediğiniz medyaya yansıdı. O iş neden olmadı?
Full markası altında çalışan istasyonların Shell markasıyla çalışması için belli bir çalışmamız oldu. Belli bir noktaya da geldik. Buna rağmen karşı tarafın hukuki anlaşmalardan doğan yükümlülüklerine tam olarak uymaması nedeniyle şu anda işbirliğimiz devam etmiyor. Onlar başka bir firmayla yollarına devam ettiler.
Yeni markalarla ilgileniyor musunuz?
Shell hemen hemen her iş alanında iş portföyünü gözden geçirir. Piyasada ve ilgilendiği ülkelerdeki gelişmeleri takip eder. O anlamda bir fırsat olursa stratejimiz doğrultusunda değerlendiririz. Sektör gayet güzel, rekabete açık bir şekilde çalışıyor. 70 dağıtım şirketi var. Sektör büyümeye devam ediyor.
Doğalgaz ithalatınız hangi seviyeye ulaştı?
2005 yılında BOTAŞ, Batı Hattı’ndan gaz ithalatı için özel şirketlere kontrat devri ihalesi yaptı. Bizim de Shell Enerji A.Ş, diye bir şirketimiz var. O tarihte 250 milyon metreküple başladık. Şu anda 1 milyar metreküp gaz ithali rakamına ulaştık. Türkiye doğalgaz piyasasında, olması gereken BOTAŞ’ın ayrışması, yeniden yapılanması…
Türkiye’de arama-üretim faaliyetine daha fazla ağırlık verdiğinizi söyleyebilir miyiz?
2011 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile iki anlaşma yaptık. Biri Güneydoğu’daki projemiz. Bu alan Diyarbakır ve Batman’ın kuzeyinde bir saha. TPAO’nun ruhsat alanında. Bu proje Dadaş formasyonu diye biliniyor. Bir kaya formasyonu. Petrol ve gaz arama çalışması. Oralarda yapılan çalışmalar sonucunda ilk kuyunun açılması tarihine yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Şu anda kule ve kampın kurulması çalışmaları sürüyor. Yollar vs. yapılıyor. Türkiye’de arama-üretim işine yeni girdik ama bu diğer iş kollarımızın ağırlığını azaltmayacak. Pazarın ötesinde bir büyüme hızıyla yolumuza devam etme kararlığındayız.
Peki, denizlerdeki aramalar nasıl gidiyor?
TPAO ile anlaşmalardan biri Akdeniz’de derin deniz araştırmasını kapsıyor. Daha önce fazla araştırma yapılmayan bir bölgeydi. Halen sismik çalışmalar devam ediyor. Türkiye’de yeni bir teknik deneniyor. Verilerin çok dikkatli değerlendirilmesi lazım. Karadeniz’deki arama ise Batı Karadeniz’de planlandığı gibi Barbaros Hayrettin Paşa gemisiyle sismik çalışması yapılıyor. Geçtiğimiz hafta sonu tamamlandı. Sismik verilerin toplanmasına devam ediliyor.
TPAO ile anlaşmanın içeriği nedir?
TPAO ile yapılan anlaşma, tam manasıyla bir ortaklık çalışması. Üç araştırma da TPAO’nun lisanslı alanlarında yürüyor. Shell’in üstlendiği maliyetlere gelince, sadece Karadeniz aramasının maliyeti 200 milyon dolar. Çünkü açık denizde bir kuyu açmanın maliyeti 150 milyon dolar. Her zaman tek kuyuyla sonuç alınamıyor. Uzun vadeli çalışmalar gerekiyor. Güneydoğu’daki sondajlar, orada bir üretimin mümkün olup olmadığını gösterecek. Epey kapsamlı bir proje. Dikey kuyudan yataya geçilen bir sondaj.
Son olarak Türkiye’deki tüm faaliyetlerinizden ne kadarlık bir ciro yapıyorsunuz?
2012 yılı için, satış-pazarlama tarafında madeni yağ ve akaryakıt ticaretimizin cirosu 12.2 milyar TL. Diğer işleri de eklersek, 13-14 milyar TL’yi buluyor.
Türkiye’nin kayagazı potansiyeli…
Kaya gazı dünyada dengeleri değiştirir mi, bu zamanla ortaya çıkacak bir konu. Çünkü enerji projelerinin geliştirilmesi, verimli hale getirilmesi uzun bir süreçtir. Hepimizin gönlünde yatan, Türkiye’nin kendi enerji ihtiyacını karşılayabilmesi. Ama ciddi bir arama noktasına gelmeden, keşfin boyutlarını görmeden bir şey söylemek zor. 2011’de tekrar başlayan arama-üretim çalışmalarına aynı hızla devam ediyoruz.
“Zam sektöre yaramıyor”
Akaryakıt zamları, satışları olumsuz etkiliyor. Zamlar sanki sektörün lehine imiş gibi algılanıyor, oysa tam tersi. Zam olunca kişilerin alım miktarları düşmeye başlıyor. Bir kısmı kalıcı oluyor, bir kısmı düşüyor. Ama ondan sonra eski alışkanlığına geri dönüyor. Yine de her şekilde sektörün ticaret hacminde daralma oluyor. Onun ötesinde, akaryakıt dağıtım sektörü istasyonlarda satışların kredi kartıyla yapılması nedeniyle ciddi finansman sağlayan bir sektör. Ciddi bir vergi yükü var. Zamlar nedeniyle son dönemde kayıt dışı akaryakıt satışı artıyor.
Para Dergisi
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.