İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Markalaşma, Türkiye’ye ne kadar kazandırır?

İtalya?nın Türkiye?ye kıyasla yüzde 41 oranında daha az ürün ihraç ederken, Türkiye?den 5 kat daha fazla katma değer elde ettiğine dikkat çeken Yılmaz Yılmaz, Türkiye?nin marka ekonomisine geçerek, maksimum büyümeyi yakalayabileceğini bildirdi.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ekonomik kriz beklentilerinin yoğunluk kazandığı günümüzde Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), ?Marka Ekonomisi? raporu ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmeyi amaçlayan Türkiye için yeni bir rota çizdi.

BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri?ne hazırlatılan ?Marka Ekonomi Raporu?nun detaylarını paylaştı.

50 yıl önce benzer ekonomik koşullara sahip olan İtalya-İspanya-Türkiye örneklemesinden hareket edilerek hazırlanan raporda, fason üretim ile markalı üretim ve ihracatın ülkelere sağladığı avantaj ve dezavantajlar gözler önüne serildi.

Marka ekonomisinin yarattığı katma değerin hesaplanmasında marka ekonomisinin boyutu ile markalı ürünlerin yarattığı standart katma değer verilerinden yararlanıldı.

50 YIL ÖNCE İTALYA VE İSPANYA İLE BİRLİKTE ALMANYA YOLCUSUYDUK

BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, son 50 yılın fotoğrafını çektiği konuşmasında yüksek işsizlik ve sınırlı iş olanaklarına sahip olan İtalya, İspanya ve Türkiye?nin 1960?larda Almanya?ya çalışmak üzere işçi gönderdiğini hatırlattı. 1970?lerden sonra bu üç ülkenin ekonomisinin birbirinden çok farklı seyir izlediğini vurgulayan Yılmaz, İtalya?nın bir yandan markalaşma sürecine girerek eğittiği ucuz iş gücüyle kaliteli üretim gerçekleştirdiğini öte yandan küresel ölçekte markalar yaratarak dünya modasına yön vermeye başladığını ifade etti.

Yılmaz, İspanya?nın ise 1990?larda küresel talep koşulları ile ticaretteki serbestleşme eğilimini iyi öngörerek fast fashion /hızlı moda akımını yarattığını belirtti.

Türkiye?nin 1980?lerin ortasından itibaren global markalara üretim yapmaya başladığını belirten Yılmaz, artık Türkiye?nin de marka ekonomisini hayata geçirerek İtalya ve İspanya gibi ülkelerle aynı kategoride yer alması gerektiğini söyledi.

Yılmaz Yılmaz marka ekonomisinin üretim sonrası işlevlerin eklenmesi ile ortaya çıkan değer zinciri içindeki iktisadi faaliyetlerden ve bu faaliyetlerin yarattığı katma değerden oluştuğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:

?Bir zamanlar Avrupa?nın köylüsü olarak kabul edilen İtalya ve İspanya, marka ekonomisine geçerek ülke imajını yükselttiler. Böylece turizm gelirlerini arttırdılar.. Marka ekonomisini en güçlü şekilde hayata geçiren İtalya?da devlet, 1970?lerde moda markalarına güçlü destek sağladı ve tasarımcılarla işbirliği yaptı. İtalya?da hazır giyim moda ihracatı 20 milyar dolar, turistlerin hazır giyim harcaması 5,1 milyar dolar, iç pazar hazırgiyim büyüklüğü 93,4 milyar dolar, toplam hazırgiyim sektör büyüklüğü ise 118,5 milyar dolara ulaştı.

İspanya ise küresel fırsatları değerlendirirken, fast fashion / hızlı moda akımını yarattı. Güçlü lojistik altyapısı ve kapasitesiyle öne çıktı. İspanya içindeki toplam hazır giyim sektör büyüklüğü 49 milyar dolardır. Markalar ayrıca yurtdışında da katma değer yarattılar. Sadece 2 grubun yurtdışı mağaza sayısı 5 bin 531 olurken sadece 1 grubun cirosu 16 milyar dolar oldu.

İtalya Türkiye?ye kıyasla yüzde 41 oranında daha az ürün ihraç ederken, Türkiye?den 5 kat daha fazla katma değer elde ediyor. Türkiye 1 üretip 1 katma değer elde ederken, İspanya 6, İtalya 11 kat katma değer elde etmektedir.

Bununla birlikte Türkiye son 10 yılda kendi markaları ile yurtiçi ve yurtdışında ticareti öne çıkarmaya başladı. Denk koşullarda başlayan bu yarışta gerilerde kalan Türkiye marka ekonomisiyle kendine yeni ve güçlü bir yol açabilir.?

TÜRKİYE MARKALI EKONOMİNİN EŞİĞİNDE

Türkiye?nin markalı ekonominin eşiğinde olduğunu ifade eden Yılmaz , ?Türkiye?de nüfusun yüzde 50?si 29 yaşın altında bulunuyor. Yüzde 80?i aşan hızlı kentleşme oranına sahibiz. Nüfus içinde yüzde 40?lık en yüksek gelir grubunun toplam gelir içindeki payı yüzde 70?i buluyor. Yüzde 40?lık en yüksek gelir grubunun kişi başına geliri 10 bin doların üzerinde ve bu grup markalı tüketime son derece yatkın. 251 milyar dolarlık toplam perakende harcamaları ile Avrupa?nın 6. büyük pazarı konumundayız. Tüm veriler marka ekonomisine geçiş için uygun iklime sahip olduğumuzu gösteriyor. Türkiye için milat özelliği taşıyacak bu fırsatı mutlaka değerlendirmeli? dedi.

Marka ekonomisinin temelini modern perakende pazar büyüklüğünün oluşturduğunu vurgulayan BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, Avrupa?da hızlı tüketim ürünleri içinde modern pazarların payının 1980?de yüzde 51?ken 2000 yılında yüzde 83?e ulaştığını söyledi. Yılmaz, Türkiye?de modern perakende pazar payını 2030?a kadar yüzde 40 düzeyinde arttırmayı hedeflediklerini belirtti.

20 yıl sonra kişi başına 30 bin dolar milli gelir hedefinin ancak markalı ekonomi sayesinde gerçekleşebileceğini vurgulayan Yılmaz, 2023 hedeflerinin ise 2 trilyon dolarlık ekonomi ve 25 bin dolar kişi başı gelir olduğunu ifade etti. BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, markalı ekonomiye geçişle birlikte büyümeye sağlanacak katkıları ise şöyle özetledi:

MODERN PERAKENDE BÜYÜYECEK KATMA DEĞER ARTACAK

>> Gıda dışı modern perakende pazarının payı 2011 yılında yüzde 57?den 2030 yılında yüzde 85?e çıkacak.

>> Katma değer yaratan markalı yurtiçi satışlar 2011 yılında 116 milyar dolardan 2030 yılında 340 milyar dolara ulaşacak.

>> Yurtiçi satışlarda yaratılan katma değer 2011 yılında 37 milyar dolardan 2030 yılında 191 milyar dolara yükselecek.

>> Markalı ihracat, 2011 yılında 1 milyar dolardan 2030 yılında 30 milyar dolara çıkacak, böylece 0.4 milyar dolarlık katma değer 12 milyar dolar olacak. Yurt içi satışlar ve markalı ihracat toplam 203 milyar dolarlık katma değere ulaşacak.

>> Toplam yaratılacak ilave katma değer 2015?te 7.6 milyar, 2020?de 18.3 milyar, 2025?te 32.6 milyar, 2030 yılında ise 52.3 milyar dolara çıkacak.

>> 2030 yılında 2.1 trilyon dolar olacak milli gelir, ilave katma değer artışının sağladığı yüzde 5 büyümeyle 2.75 trilyon dolara yükselecek.

>> Ekonomik büyümeye 2011-2030 arasında yıllık ortalama yüzde 1.0 ilave katkı sağlanacak.

KÜÇÜK HONG KONG?LAR KURMALIYIZ

Yılmaz Yılmaz, Türkiye?de marka ekonomisinin gelişmesi için öncelikli hedeflerini sıralarken Turquality ve marka destek programlarını geliştirerek ve yaygınlaştırarak bölgesel ve küresel ölçekte tercih edilen Türk markalarının yaratılmasına ve markalı ihracatın arttırılmasının önemine değindi.

?Türk Malı? (Made in Turkey) yerine ?Türk Markası? (Turkish Brands) kavramının yaygınlaştırılması gerektiğini söyleyen Yılmaz, bunun için birlikte çalışılması ve kamuoyunun harekete geçirilmesi gerektiğini belirtti. Yılmaz diğer hedefleri ise şöyle sıraladı:

>> İstanbul, kendi bölgesinde bir moda merkezi ve moda perakendesinin alışveriş merkezi haline getirilmeli. İstanbul Alışveriş Festivali güçlendirilmeli ve benzer organizasyonların etkisiyle ?Marka – Şehir? hedefine ulaşılmalı

>> Türkiye bölgesinde piyasa yapıcı hale gelmeli ve yeni nesil serbest bölgelerle bir bakıma küçük Hong Kong?lar oluşturulmalı.

>> Serbest ticaret ortamı yaratılmalı, ticaret önündeki engeller kaldırılmalı, küresel ticaret ve tedarik olanakları serbest bırakılmalı

>> Tasarım faaliyetleri markalı ekonomiye destek verecek şekilde devlet tarafından desteklenmeli.

Yılmaz Yılmaz, bunların hayata geçmesiyle Türkiye?nin imajını yükseleceğini ve top yekün kalkınmanın sağlayacağını sözlerine ekledi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın