Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) bir süredir tartışılmakta olan Türkiye?nin kredi notunun neden yükselmediği sorusuna cevap vererek, sorunun cari açık, büyüme ve döviz kuru volatilitesi gibi unsurlardan kaynaklandığını açıkladı. Mevcut koşulların devamı durumunda yakın gelecekte notun yükselmesinin zorluğuna dikkat çeken TEPAV,  ?Türkiye?nin kredi notunu, 2001 krizinden sonra uygulamaya konulan ekonomik programın kazanımlarıyla ulaştığı düzeyden daha ileriye götürmek için yeni bir ekonomik programa ihtiyaç bulunmaktadır? dedi.

TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Ozan Acar?ın yazdığı ?Yapısal reformsuz kredi notu artışı olmaz? başlıklı politika notu yayımlandı.  Politika Notu Acar?ın, Kemal Derviş’in direktörü olduğu Brookings Enstitütüsü’ne bağlı Küresel Ekonomi ve Kalkınma Programı’nda ziyaretçi analist olarak bulunduğu dönemde yaptığı çalışmanın sonuçlarını içeriyor.

Çalışmada küresel krizin etkilerine dikkat çekilerek, özellikle İrlanda, İspanya, Portekiz ve Yunanistan?da krizin kamu maliyesi üzerindeki etkilerinin oldukça yıkıcı olduğu belirtildi. Türkiye?nin, son dönemde kamu maliyesinde gösterdiği performans ile bu ülkeleri geride bıraktığı ifade edilen değerlendirmede, buna rağmen Türkiye?nin kredi notunun yatırım yapılabilir ülkeler düzeyine yükselememiş olduğu hatırlatıldı. Çalışmada kamu borcunun ve bütçe açığının milli gelire oranlarında, Türkiye?nin, euro bölgesi ülkelerine göre avantajlı bir konuma geçtiği, buna karşılık kredi notu üzerinde daha etkili olan diğer bazı unsurlarda halen dezavantajlı konumda olduğu açıklandı. Bu unsurlar şöyle sıralandı:

?- Türkiye?de, faiz harcamalarının bütçe gelirleri içerisindeki payı euro bölgesi ülkeleri de dahil olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki seviyelerin halen oldukça üzerindedir.

– Ekonomik toparlanmayla birlikte yeniden artışa geçen cari açık ve kamu borç dinamikleri açısından oldukça kritik olan ekonomik büyüme ve reel döviz kuru volatilitesi göstergelerinde Türkiye?nin göreceli konumunun oldukça olumsuz bir noktada olduğu tespit edilmiştir.

– Kamu borcunun önemli bir bölümünün döviz cinsinden ya da dövize endeksli olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu durumun kredi notunun yükselmesi önünde önemli bir engel teşkil ettiğini söylemek mümkündür.?

Notun yükselmesi kolay değil

TEPAV?ın Politika Notu?nda bütçe ve faiz dışı denge ve borç oranlarının, tek başlarına, kredi notundaki değişimi açıklamak için yeterli olmadığı tespitine ilişkin olarak, ?Bu tespit, söz konusu göstergelerin Türkiye?nin kredi notu üzerinde etkisiz olduğu anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde yatırımcıların Türkiye?ye duydukları güvenin arttırılmasında, kamu maliyesindeki kazanımların sürdürülmesi önemli olacaktır? denildi. IMF?nin, Türkiye?nin bütçe ve faiz dışı denge ve borç oranında gelecek için olumlu, bütçe gelirlerinin milli gelir içerisindeki payında ise yatay bir seyir öngördüğü hatırlatılan Not?ta, bu tahminlerin, Hükümet?in açıkladığı orta vadeli programla uyumlu olduğu ifade edildi. Not?a şöyle devam edildi:

?Ancak, söz konusu beklentilerin gerçekleşmesi için Temmuz 2011 ve Mart 2014?te yapılacak milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinin, bütçe üzerinde olumsuz etki yaratmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, mali kural uygulamasından vazgeçilmesinin, kamu mali göstergelerine yönelik tahminlere duyulan güveni azalttığını söylemek mümkündür.?

Çalışmada kredi notunun belirlenmesinde önemli değişkenler olarak faiz harcamalarının bütçe gelirleri içerisindeki payı, cari dengenin milli gelir içerisindeki payı, reel döviz kuru ve büyümedeki istikrar sayıldı.

Bu değişkenlerden faiz harcamalarının bütçe gelirleri içerisindeki payının, Türkiye?de, IMF tahminlerine göre, 2015?e kadar azalmaya devam edeceği ifade edilen çalışmada, ?Bu göstergeye yönelik tahminlerin gerçekleşmesiyle birlikte, Türkiye?nin mali yükümlülüklerini eksiksiz ve zamanında yerine getirme kapasitesinin ve dolayısıyla kredi notunun yükselmesini beklemek gerekir. Ancak, kamu maliyesinde tutarlı bir politika çerçevesinin benimsenmesi bu kapsamda kritik bir faktördür? denildi.

Not?ta kredi derecelendirme kuruluşlarının yakından izledikleri bir diğer önemli göstergenin, cari dengenin milli gelir içerisindeki payı olduğu açıklandı. IMF?nin, Türkiye ekonomisinin 2015?e kadar büyüyen bir açık vermeye devam edeceğini tahmin ettiği hatırlatılarak, ?Türkiye?de ekonomik büyümenin olduğu dönemlerde cari açığın arttığı göz önünde bulundurulduğunda, IMF?in cari açık tahmininin, 2010-2015 dönemi için öngörülen yaklaşık yüzde 5?lik büyüme beklentisiyle uyumlu olduğu görünmektedir. Cari açığın yüksek seyretmesi ve bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan riskler neticesinde, Türkiye?nin kredi notunun yatırım yapılabilir ülkeler düzeyine ulaşmasının güçleşeceğini belirtebiliriz? denildi.

Not?ta Türkiye?nin kredi notunun önümüzdeki dönemdeki seyrinde etkili olacak bir diğer unsurun reel döviz kuru ve büyümedeki istikrar olduğu açıklandı. Küresel krizin Avrupa üzerindeki etkisi ve bunun ABD ekonomisine yansımaları konusunda birçok belirsizliğin bulunduğu bir ortamda, reel döviz kuru ve ekonomik büyüme ile ilgili öngörüde bulunmanın oldukça güç olduğu hatırlatılan çalışmaya şöyle devam edildi:

?Türkiye?nin ihracat pazarlarındaki gelişmeler ve iç pazara dayalı büyüme sürecinin ne ölçüde sürdürülebilir olduğu büyümenin temel belirleyicileri arasındadır. Reel döviz kuruna yönelik olarak ise küresel likiditedeki gelişmelerin kritik ve öngörülmesinin güç olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, Merkez Bankası?nın, para politikası tasarımında döviz kuruna daha fazla ağırlık vereceğini beyan etmesinin olumlu bir gelişme olduğunu da belirtmek gerekir.?

Yeni ekonomik program gerek

TEPAV Politika Notu?nda Türkiye?nin kredi notunu, 2001 krizinden sonra uygulamaya konulan ekonomik programın kazanımlarıyla ulaştığı düzeyden daha ileriye götürmek için yeni bir ekonomik programa ihtiyaç bulunduğu açıklanarak, ?Yeni ekonomik programın, bu çalışmada kredi notu üzerinde etkili olduğu gösterilen unsurların dikkate alınarak tasarlanması gerekmektedir. Cari açıktaki artışın önüne geçecek ve büyüme ve reel döviz kurundaki dalgalanmaları sınırlandıracak bir çerçeveye ihtiyaç bulunmaktadır. Faiz harcamalarının bütçe gelirleri içerisindeki payının önemi nedeniyle, vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payını yükseltecek kapsamlı bir vergi ve vergi idaresi reformuna ihtiyaç vardır. Bu çerçevede, ?özel sektörün rekabet gücü? başta olmak üzere, kredi derecelendirme kuruluşlarının kriter listesinde de bulunan mikro alanlara odaklanan bir yapısal reform programının hayata geçirilmesi yerinde olacaktır? denildi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın