Denetim, kurumsal risk, vergi, yönetim danışmanlığı ve kurumsal finansman alanında dünyanın en büyük profesyonel hizmet kuruluşu olan Deloitte, yayımladığı “COP 16: Nihai geri sayım daha başlamadı” başlıklı çalışmada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadeleyi hedefleyen ve Birleşmiş Milletler’in inisiyatifi ile gerçekleşen konferanslar dizisi mercek altına alındı. Çalışmaya göre, COP (Conference of Parties – Tarafların Konferansı) başlıklı konferansların başarılı olması için, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere finansman desteği sağlamaları gerektiğinin altı çizildi. Çalışmada ayrıca, verilen sözlerin tutulmamasının ise güveni azaltıcı bir etki yarattığına dikkat çekildi.

Çalışmada 29 Kasım – 10 Aralık tarihleri arasında Meksika’nın Cancun kentinde çalışmalarını sürdüren COP 16 toplantısının zincirin son halkası olmadığı, ancak büyük önem taşıdığı kaydediliyor. Küresel bir anlaşmaya varılmadan sorunların çözülemeyeceği hatırlatılan çalışmaya göre, Aralık 2011’de Güney Afrika’da gerçekleşecek bir sonraki toplantı COP 17’ye iyi hazırlanılması büyük önem taşıyor. Çünkü Kyoto Protokolü’nün ilk taahhüt süresi 2011 yılsonunda dolmuş oluyor.

Finansman miktarlarının dikkatli belirlenmesi gerekiyor

Deloitte uzmanları, öncelikle gelişmiş ülkelerin sorunun çözümü yönündeki taahhüt ve kararlılıklarını göstermeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Bunun için öncü rolü üstlenecek gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere finansman sağlama sözlerini tutmaları gerekiyor. 30 milyar dolarlık finansman sözünü tutmayan bu ülkelerin, katkı miktarlarını bundan böyle daha dikkatli belirlemeleri gerekiyor. Verilen sözün tutulmaması, 2012 sonrası için az gelişmiş ve gelişmiş ülkelere yönelik 100 milyar dolarlık taahhüde olan güveni azaltıyor. Çalışmada karbon emisyonunu azaltmaya yönelik finansman desteği sağlayan firmaların güçlendirilmesinin, kaynakları toplama ve dağıtma mekanizmalarının oluşturulmasının önemi de ayrıca vurgulanıyor.

Ülkelerin arasındaki uzlaşmaz tutum küresel mücadeleyi olumsuz etkiliyor

Çalışmada, ülkelerin konuyla ilgili kendi içlerinde bir uzlaşmaya varmaları gerektiğine dikkat çekiliyor. Bazı ülkeler konuyu daha ciddiye alırken, bazıları daha duyarsız kalıyor. ABD, bu konudaki yasaları senatoya kabul ettirmekte zorlanırken, Çin 5 yıllık plan kapsamında bir yerel karbon ticareti sisteminin oluşturulmasına çalışıyor. Japonya ise konuyla ilgili çift taraflı sözleşmeler yapmayı düşünüyor. Diğer ülkeler ise, halihazırda zaten var olan sistemlerini devam ettirebilmenin yollarını ararken, Avrupa vergiler ve teşvikler gibi uygulamalarla yürüttüğü Emisyon Ticareti Sistemi’ni kullanmaya devam ediyor.

Ülkelerin emisyon ölçüm sistemlerinin farklılık göstermesi, karbon fiyatlandırmasını zorlaştırıyor. COP 16, şirketlerin konuyla ilgili terimlerin, kaynak kullanımlarının ve işletme modellerinin ilgili düzenlemelerden nasıl etkileneceğini anlamalar için yardımcı olmayı hedefliyor.

Çalışmaya göre, konferanslar zinciriyle ilgili en olumlu düşünenler bile bir anlaşmaya varılması için zamana ihtiyaç olduğunda hemfikir. COP 16’da ilerleme kaydedilmesi, anlaşma zemininin ise 2011’de Güney Afrika’da yapılacak COP 17’de oluşmaya başlaması bekleniyor.



sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın