Petrol denizindeki bir martının son çırpınışları, yoğun kirlilikten oksijeni biten nehirlerin kıyısına vuran binlerce balık, mikrop ve tehlike dolu çöplüklerde işe yarar bir şeyler bulmaya çalışan küçücük çocuklar…

Gerek ülkemizde gerekse dünyanın birçok bölgesinde görmeye alışık olduğumuz görüntüler bunlar. Son olarak Macaristan?da bir alüminyum fabrikasının kimyasal çamur atıklarının biriktiği göletin taşması, Tuna Nehri?ne kıyısı bulunan bütün ülkelerin yüreğini ağzına getirdi…

Türkiye de maalesef çevre konusunda karnesi kötü ülkeler arasında yer alıyor. Ancak şimdiye kadar öyle çok büyük çevre felaketleri yaşamadığımızı da belirtmek gerekiyor. Bu yüzden olsa gerek, yakın zamana kadar çevre felaketlerinin bizden uzak olduğunu düşünüyor, bu konuda rahat davranıyorduk. Ta ki 2007 yazında yaşadığımız çöl sıcaklarına kadar. Ondan sonra ciddi şekilde küresel iklim değişikliği gündemimize daha güçlü bir şekilde taşındı.

Çevre konusundaki uygulamalar da özellikle son bir iki yıldır ?gönüllülük? esasından çıkmış durumda. Keza Avrupa Birliği (AB) ile 2009 yılı aralık ayında başlayan çevre müzakereleri, bu alandaki tüm uygulamaları zorunlu hale getirdi. Türkiye?ye gelen çok sayıda yükümlülük, aynı zamanda ciddi bir yatırım ihtiyacını ortaya çıkarıyor.

Aslında Türkiye bu alanda 2023 yılına kadar ulusal çevre stratejisini belirlemiş durumda. Buna göre, çevre konusundaki uyum çalışması; mevzuat ve fiziki yatırımların gerçekleştirilmesinden oluşuyor. Çevre alanında uyumlaştırılması gereken 300?den fazla mevzuat var. 2007 ila 2023 arasında öngörülen harcama miktarı ise 60-70 milyar euro olarak tahmin ediliyor. Bu rakama gürültü, kimyasallar, ambalajlar, deniz ve kıyı sorunları gibi masraflar dahil değil. Onlar da eklendiğinde toplamda 80 milyar euro?luk yatırım gerekiyor.

Rakam uçuk gelebilir. Ama bu alanda yapılacak o kadar çok şey var ki; sıralamak bile zor. Oldukça bakir bir pazar var. Devletin yapması gereken yatırımlar, aynı zamanda özel sektör için ciddi iş fırsatları anlamına geliyor. Finansmana gelince… Hükümet ve belediyelerin ayırmaları gereken bütçeleri dışında Avrupa Birliği ve dışı kurumlardan gelecek düşük faizli, uzun vadeli ve hibe krediler kullanılacak. Bu alanda yap-işlet-devret modeliyle özel sektörün önünün açılması söz konusu. Yapılması gereken, mevcut mevzuatı bu yönde değiştirmek.

Önümüzdeki dönem çevre yatırımlarının izlenmesi için bir ulusal çevre ajansı kurulması projesi de gündemdeki yerini koruyor. AB ile çevre faslının açılması sonrasında Türkiye bu alandaki adımlarını hızlandırdı. Zaten mevcut uygulama ve düzenlemeler ivme kazandı. Bu alandaki yatırım ihtiyacı çok büyük. Sürekli yeni konular gündeme geliyor.

Çevre pastasında aslan payını, atıkların toplanması ve geri kazanılması oluşturuyor. Atık derken tek bir alandan bahsetmiyoruz elbette. Hemen akla gelen ambalaj atıklarının yanı sıra, atık yağlar, bitkisel atık yağlar, ömrünü tamamlamış lastikler, kullanılmış pil ve akümülatörler ve tıbbi atıkları saymak mümkün. Atık konusunda en son düzenleme hurda otomobil ve elektronik atıklarıyla ilgili. Yakında yürürlüğe girecek yönetmelik öncesinde şirketler bu alana el attı bile…

Yatırım ihtiyacı

Çevre alanında yapılması gereken yatırımlar, yukarıda belirttiğimiz gibi 60 milyar euro civarında. Elbette bu yatırımlarda aslan payı kamunun olacak. Ancak kamu, bu yatırımları özel sektör eliyle gerçekleştirmek durumunda. Hemen her alanda öyle ya da böyle girişimcilere iş fırsatı var. Rakamlar pastanın büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Örneğin, su için yaklaşık 34 milyar, katı atık için 9 milyar 560 milyon, hava için 37 milyon, EKK (tehlikeli atıkları bertaraf) için 14 milyar 755 milyon, doğa koruma içinse 264 milyon euro yatırım ihtiyacı bulunuyor.

Çevre yatırımlarının sektörel dağılımına bakıldığında, suyun yüzde 58, endüstriyel kirliliğin yüzde 25, katı atıkların yüzde 16, havanın yüzde 0.7, doğayı korumanınsa yüzde 0.4 ağırlığa sahip olduğu görülüyor.

Geçmiş yıllarda çevresel yatırımlara yönelik kamu bütçesi ana kaynak oluyordu. DSİ, Çevre ve Orman Bakanlığı, GAP İdaresi gibi kuruluşlar tarafından 2023 yılına kadar yatırımların yüzde 13?ünün yani 14 milyar 378 milyon euro?sunun karşılanacağı tahmin ediliyor. Bunun dışında yerel idarelerin, iç-dış krediler ve özel sektör işbirliğiyle sağlayacağı kaynaklar var.

Krediler ve hibeler

Uluslararası kredi kuruluşları, AB çevre müktesebatını yerine getirmek için Türkiye?ye yatırım amaçlı kredi sağlamaya çok istekli görünüyor. Dış krediler malum iç piyasa fiyatlarından daha ucuza sağlanıyor. Uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan kredilerle 2007-2023 yılları arasında ihtiyaç duyulan çevre yatırımlarının yüzde 2?sinin karşılanacağı tahmin ediliyor.

Yerel yönetimlere sağlanan dış krediler Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası finans kaynaklarından ve hükümetler arası antlaşmalar çerçevesinde Alman Yatırım ve Kalkınma Bankası (KfW), Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC) ve İspanyol hükümet kredisi gibi kaynaklardan sağlanıyor.

Öte yandan, AB mali kaynakları da dikkat çekiyor. Örneğin, AB?yle imzalanan yıllık finansman zabıtları ile AB kaynaklarından, 2004 yılı için 250 milyon, 2005 yılı için 300 milyon, 2006 yılı için de 500 milyon euro kaynak sağlandı. AB fonlarından yatırım projelerine destek sağlanırken proje maliyetinin en fazla yüzde 75?i karşılanabiliyor. AB fonlarından sağlanacak kaynaklarla 2007-2023 yılları arasında ihtiyaç duyulan çevre yatırımlarının yüzde 22?sinin karşılanabileceği tahmin ediliyor. 2012?den 2017 yılına kadar her yıl yaklaşık 170 milyon lira da hibe elde edilmesi bekleniyor.

Özel sektörünse çevre yatırımlarına 2023 yılına kadar 28 milyar 126 milyon lira pay ayırması bekleniyor.

Çöpe yatırımın cazibesi

Çevre yatırımları içinde şu ana kadar en fazla ambalaj atıkları konusunda adım atıldı. Bu alandaki düzenleme 2005 yılına kadar gidiyor. Ancak 2007?de bazı konularda değişikliğe gidildi. Bu alanda belediyeler, lisanslı toplama-ayırma tesisleri, lisanslı geri dönüşüm tesisleri, ambalajlı ürün piyasaya süren sanayi kuruluşları, ambalaj üreticileri, yetkilendirilmiş kuruluşlar, satış noktaları ve tüketiciler gibi çok sayıda oyuncu faaliyet gösteriyor.

Ambalaj atıklarını genel olarak plastik, metal, kağıt, karton, cam ve kompozit şeklinde sınıflandırmak mümkün. Çöpün toplanması, ayrıştırılması, geri dönüştürülmesi ve elektrik üretiminde kullanılmasıyla oluşan pazarın büyüklüğü, yerli yabancı birçok yatırımcıyı belediyelerle işbirliğine yöneltiyor.

Çevre Yönetim Merkezi Atık Yönetim Dairesi verilerine göre, bu tür atıkların toplanması ve geri dönüşümü 1 milyar liralık pazar büyüklüğüne ulaşmış durumda.

İlgili yönetmelik, ambalaj atıklarının toplanması yükümlülüğünü belediyelere veriyor. 2009 sonu itibariyle Türkiye genelinde 212 belediye geri kazanım çalışmaları yürütüyor. Ancak birçok belediye bu işi giderek daha fazla sayıda lisanslı özel şirkete ihale etmeye başladı. O kadar ki, toplayıcılar dışında bu alanda faaliyet gösteren özel şirket sayısı 200?e ulaşmış durumda. Buna toplayıcılarda da dahil edildiğinde sayı 370?i buluyor. Bu tesislerde yaklaşık 3 bin 700 kişi istihdam ediliyor.

Çöp işinde en fazla iş imkanı ve para kazanma fırsatı toplama aşamasında elde ediliyor. 2872 sayılı Çevre Kanunu, çöp toplama işinin lisanslı özel şirketlere devredilmesini zorunlu kılıyor. Özellikle de ambalaj atıklarının geri dönüşümü oldukça karlı görünüyor. Aslında girişimcilerin yatırım iştahının ardında biraz da bu var. Örneğin, ayda 50 ton pet şişe toplayıp bunları geri dönüşüm tesislerine tonu 450-500 liradan satan bir girişimci 25 bin lira civarında gelir elde edebiliyor. Diğer ambalaj atıkları (metal, diğer plastikler, kağıt, cam vb) da göz önüne alınırsa kazancın ne kadar yüksek olduğu daha net görülebilir.

Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği verilerine göre, günlük 5 milyon TL değerinde kağıt/karton, metal, cam, plastik, tekstil ve ahşap atığı ortaya çıkıyor. Ancak bunun sadece 2 milyon TL?lik kısmı ekonomiye kazandırılabiliyor. En kolay geri dönüşümse kağıttan sağlanıyor. Kağıt geri dönüşümünden yılda 265 milyon 608 bin lira kazanç elde ediliyor.

Geri dönüştürülen atıkların yüzde 43?ünü kağıt, yüzde 27?sini plastik, yüzde 12?sini cam, yüzde 8?ini tekstil, yüzde 4?ünü de metal oluşturuyor. Aynı hesap yıl geneli için yapıldığında, çöpe atılıp geri dönüştürülemeyen değerin yaklaşık 1.5 milyar TL?yi buluyor.

Toplayıcıya teşvik

Bakanlık, lisanslı toplayıcıları teşvik etmeyi amaçlıyor. Çevre Bakanlığı bünyesindeki Çevre Koruma (ÇEVKO) lisans verme yetkisine sahip. Çöp toplama işine girmek isteyen girişimciler, belirledikleri bir alan için sorumlu belediyeyle anlaşma yapmak zorunda. Bu alanda kazanç elde etmek isteyen her firma yatırım yapabiliyor. Halen büyük oranda belediyeler tarafından gerçekleştirilen çöp toplama işinin giderek daha fazla lisanslı toplayıcılara ihale edilmesi bekleniyor.

Türkiye genelinde 30?a yakın lisanslı toplayıcı bulunuyor. Sektörün ilk basamağını çöp toplama işi oluştursa da depolama, toptancılık ve geri dönüşüm aşamalarındaki girişim fırsatları da dikkat çekiyor. Bu işten toplayıcılar, depolayıcılar, toptancılar ve geri dönüşümü sağlayanlar olmak üzere dört farklı grup kazanç sağlıyor.

Toplayıcılar, profesyonel şirketlerden ziyade hurdacı, kağıtçı olarak tabir edilen küçük bireysel girişimcilerden oluşuyor. Bunlar çoğunlukla depo sahibi olan toptancılara mal satıyor. Depo sahipleri ise bu atıkları toptancılara ya da doğrudan geri dönüşüm tesislerine satarak aradaki komisyondan para kazanıyor. Toptancılar; toplama araçları, pres makineleri ve diğer ekipmanlarla hizmet veriyor. Geri dönüşüm tesisleri ise toplanan atıkları tekrar ekonomiye hammadde olarak kazandırıyor. Atık toplayıcıların yıllık kazancı 95 milyon lira olarak tahmin ediliyor.

Çöp gazından elektrik üretimi

Bu alana yönelik yatırımcı ilgisi geçtiğimiz günlerde EPDK?ya yapılan başvurularda ortaya çıktı. Yenilenebilir Enerji Kanunu?nda (YEK), çöpten elektrik üretimine 14 euro sent (cent) alım garantisi verilmesi, şirketlerin iştahını kabarttı. Ve çok sayıda şirket kuruma lisans başvurusunda bulundu.

Hali hazırda çöpten elektrik üretimi büyük oranda belediyeler tarafından gerçekleştiriliyor. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi?nin Kemerburgaz ve Şile?de 25 ve 13 MW (megavat) kurulu güce sahip iki geri dönüşüm tesisi bulunuyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi de CEV firmasıyla birlikte 3.3 MW?lik üretim lisansı aldı. Bolu ve Kocaeli belediyeleri de benzer projeler için çalışmalar yürütüyor. YEK?in çıkması ve 14 sent alım fiyatının uygulanmasıyla birçok şirketin yatırıma başlaması bekleniyor.

Geri dönüşüm tesis yatırım maliyetleri de önemli farklılıklar arz ediyor. Geri dönüşüm tesisi yatırım maliyetinin, mertebe olarak 100 bin ile 100 milyon dolar arasında değiştiğini söylemek mümkün. Bu arada çöp gazından elektrik üretimi yenilenebilir enerji kapsamında olduğu için, bu alandaki yatırımcıların karbon azaltımından gelir elde etme imkanı olduğunu da belirtelim. Türkiye Kalkınma Bankası, bu alandaki tesisleri kredilendirirken karbon gelirini de göz önünde tutuyor.

Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği?ne göre, ambalajlı ürün piyasaya süren şirketler, piyasaya sürdükleri ambalaj atıklarının yönetmelikte belirtilen hedefler doğrultusunda geri kazanıldığını belgelemek zorunda. Yönetmelik doğrultusunda, 2010 yılında ambalaj atıkları geri kazanım hedefi yüzde 37 olarak belirlendi. 2020 yılı için geri kazanım hedefi ise yüzde 60.

Hava ve su yatırımı

Ulusal Çevre Stratejisi?ne göre (ÜÇES) su sektöründeki yatırım maliyeti en düşük senaryoya göre 33 milyar 969 milyon, orta senaryoya göre 35 milyar 874 milyon, en yüksek senaryoya göre ise 37 milyar 867 milyon euro olarak belirlendi. 2007-2023 yılları arasında içme suyu arıtma tesisleri ve şebekelerinin ilk yatırım ve yenileme maliyetleri toplam 12 milyar 743 milyon euro olacağı hesaplanıyor. Atık su arıtma tesisleri ve şebekelerinin ilk yatırım ve yenileme maliyetleri 18 milyar 83 milyon euro olarak tahmin ediliyor.

Hava alanında ise ölçüm istasyonu yatırımları dikkate çekiyor. Yoğun yerleşim alanlarında 123, endüstrinin yoğun olduğu alanlarda 40, trafiğin yoğun olduğu alanlarda 12 ve kırsal alanlarda 31 olmak üzere Türkiye genelinde 206 hava kalitesi ölçüm istasyonunun kurulması öngörülüyor.

2012 yılına kadar tüm Türkiye için ön değerlendirmenin gerçekleştirilmesi ve izleme sisteminin kurulması gerekiyor. İzleme sisteminin kurulması için öngörülen toplam maliyet 11 milyon euro. Tüm istasyonların toplam bakım ve isletme maliyetleri ise 1.5 milyon euro olacak. Diğer taraftan ölçüm istasyonlarının bakım ve işletme giderleri, izleme sisteminin kurulmasından sonra da devam edecek olup her yıl için ilave 1.5 milyon euro?ya tekabül edecek.

Hexagon, evleri çöp abonesi yapacak

En fazla yatırımcı ilgisi son dönemde atıkların toplanması ve özellikle geri dönüşüm tesis yatırımlarında dikkat çekiyor. Çevre ve teknoloji alanındaki yatırımlarıyla bilinen Hexagon Grubu, Adapazarı bölgesinde 6 belediyeyle anlaşarak çöplerin toplanması ve geri dönüştürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Pamukova?da 30 dönümlük alanda kurulacak fabrika 30 milyon liraya

mal olacak. Tesiste hem toplanan çöpler ayrıştırılacak, hem de atıklardan biyogaz ve elektrik elde edilecek.

Hexagon Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Keçeci, atıkların toplanması için çok farklı bir yöntem uygulanacağını vurguluyor. Buna göre, haneler birer abone olarak kabul edilecek ve kayıtları tutulacak. Tüm evlere atık tipine göre poşetler dağıtılacak. Böylece çöpler kaynağında ayrıştırılacak.

Keçeci, geleceğin sektörü olarak gördükleri bu alanda yatırımların devam edeceğini söylüyor. Hurda araç ve elektronik eşya konusunda da önümüzdeki dönem yatırım mesajı veriyor.

Anel, hurda araçlara göz dikti

Katı atık konusunda en son gelişme, ömrünü tamamlamış araçlar ve elektronik eşyalarla ilgili. Hurda araçların piyasada toplanması ve geri dönüşümüyle ilgili 1 Ocak 2010?da çıkan yönetmeliğin 2011 yılı başında yürürlüğe girmesi bekleniyor. Elektronikle ilgili uygulama ise 2012?de başlayacak.

Bu alandaki yatırım iştahıyla dikkat çeken Anel Doğa, tesislerinde elektrikli ve elektronik atık geri dönüşümü, ömrünü tamamlamış otomobil geri dönüşümü, atık kablo geri dönüşümü, tehlikeli atık depolama, atık akümülatör geçici depolama ve ömrünü tamamlamış uçak ve aksamlarının geri dönüşümü faaliyetlerini sürdürüyor.

Anel Doğa Genel Müdürü Kerim Daşkaya, Türkiye?de yıllık çöp miktarının 30 milyon ton olduğunu belirtiyor. Bunun 1 milyon tonunun elektronik eşyadan ve 2 milyon tonunun tehlikeli atıklardan, 500 bin tonunun ise evsel ve diğer atıklardan oluştuğunu ifade ediyor.

Sezer, gübreden elektrik üretecek

1994 yılında Antalya?daki otellerine taze süt üretmek üzere Rani Çiftliği?ni kuran Sezer Group, 2 milyon euro?luk yatırımla kuracağı tesiste çiftliğin atıklarını enerjiye dönüştürecek. 2011?de faaliyete geçecek tesis için Alman bir firmayla anlaşan grup, tesis sayesinde hem çiftliğin hem de Antalya?daki beş yıldızlı otelin elektrik ihtiyacını karşılayacak. Sezer Group Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer?in verdiği bilgiye göre, söz konusu tesis yıllık 1 milyon lira değerinde enerji üretimi sağlayacak.

Ezici, kojenerasyon santrali kuruyor

Kocaeli?nin Dilovası ilçesinde biyodizel üreten Ezici Yağ Sanayi, topladığı bitkisel yağları şimdi de elektrik üretmek için kullanacak. 2007 yılında biyodizel üretimini bırakan şirket, bunun yerine kojenerasyon tesisi kuracak. 3.3 MW?lik yatırım için 3.5 milyon yatırım yapacaklarını belirten Ezici Yağ Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ezici, 1 ay içinde temeli atılacak tesisin 6 ay içinde devreye alınacağını söylüyor. Ezici?nin verdiği bilgiye göre, tesiste üretilecek elektrik yaklaşık 5 bin hanenin enerji ihtiyacını karşılayacak. 11 ilde depolama tesisi bulanan şirket, halen 50 aracıyla işyerlerinden atık bitkisel yağları topluyor.

My Executive Yönetici Ortağı Müge Yalçın: ?Çevre danışmanları aranıyor?

Sanayileşme ve hızlı şehirleşme sonucunda yaşanan ekonomik büyümeye bağlı olarak çevre, öncelikli çözüm üretilmesi gereken bir konuma geldi. Yerli firmaların yeni teknolojilerde daha deneyimli yabancı ortaklar aradıklarını ve yasal düzenlemelerin her geçen gün bu tür yatırımları daha fazla destekler hale geldiğini görüyoruz. Çevreyi koruyan çözümleri sunan danışmanlık, mühendislik ve ekipman desteği veren şirketler yakın bir gelecekte Türkiye?de oldukça aktif hale gelecek. Çevre konusunda gelişme ve ihtiyaçlara baktığımızda bu konuyla ilgili mühendislik, hukuk, işletme alanında eğitim almış, enerji üretim, dağıtım, alternatif enerji kaynakları, çevre güvenliği, iş geliştirme, proje yönetimi ve danışmanlık konularında deneyimli yöneticiler şirketler tarafından aranmaya başlayacak.

100 bin euro?ya atık tesisi kurabilirsiniz

Atık toplama, ayrıştırma ve geri dönüşüm tesis yatırım işi için şu ana kadar 150 civarında firma Çevre ve Orman Bakanlığı?ndan lisans aldı. Düzenli çöp toplama tesisi sayısı ise 600?ü geçti. Atık alanında minimum yatırım tutarı 100 bin euro?yu buluyor. İşte madde madde geri dönüşüm tesis kurmak için yapılması gerekenler:

1- Çevre Bakanlığı?ndan ?atık toplama ve işleme lisansı? alınması.

2- Aynı zamanda elektrik üretilecekse EPDK?dan da lisans alınması.

3- Atıkların evlerden ya da işyerlerinden toplanabilmesi için ilgili belediyeyle anlaşma yapılması.

4- Atıkların belirli alanlarda toplanması için depolama tesisi kurulması.

5- Atıkların cinsine göre işlemden geçirilmesi ve bir kısmının yeniden ekonomiye kazandırılması için gerekli altyapının oluşturulması.

6- Elektrik üretimi için biyogaz tesisi kurulması…

Sektörlere göre yatırım ihtiyacı

Sektör Yatırım ihtiyacı        (Milyon euro)       Oranı (%)

Su sektörü                                  33.969                     58

Katı atık                                        9.560                     16

Hava sektörü                                     37                      0

EKK (Tehlikeli atık yakma)  14.755                     25

Doğa koruma                                 264                       0

Genel toplam                            58.585                   100


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın