İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Piyasada her ürün var! Bir tek fırsatçılara geçit yok!?

Ramazan öncesinde gıda piyasalarındaki son gelişmelerin değerlendirildiği Geleneksel Ramazan toplantısında basın mensuplarıyla bir araya gelen Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz; ?Piyasada her ürün var! Bir tek fırsatçılara geçit yok!? dedi.

?Halkımızın uygun fiyatlı, güvenilir gıda ihtiyacını kesintisiz karşılamaya devam ediyoruz? diyen Kopuz, ham madde fiyatlarındaki sürekli yükseliş eğilimine karşın sanayici olarak gıda ve içecek ürünlerine zam yapmadıklarını, kimsenin de Ramazan fırsatçılığı yapmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.

İstanbul?da ulusal basının temsilcileriyle bir araya gelen TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, Ramazan öncesinde dünya ve Türkiye?de gıda piyasaları ve fiyatları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Kopuz; sektör olarak hazırlıklarının tamam olduğunu ve Ramazan ayı süresince hemen hiçbir gıda ürününün temininde ve piyasaya arzında sıkıntı yaşanmayacağını belirtti.

Her Ramazan?da gıda ürünlerine zam konusunun gündeme getirildiğini kaydeden Kopuz, hammadde fiyatları ve tüketici talebindeki artışa karşın sanayici olarak gıda ve içecek ürünlerine zam yapmadıklarını, kimsenin de fırsatçılık yapmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.

Ramazan öncesi fiyat hareketlerinin normal seviyelerde kaldığını söyleyen Kopuz, iklim şartlarında ve rekoltede çok büyük ve beklenmedik değişiklikler olmadığı takdirde önümüzdeki aylarda da fiyatların normal seyredeceğini sözlerine ekledi.

Kopuz; ağırlıklı olarak dünya ve Türkiye gündemi üzerine yaptığı değerlendirmesinde şu bilgileri verdi:

?Piyasada fiyat artışı yönünde bir beklenti yok?

?Ramazan ayında daha çok bitkisel yağ, çay, makarna, kırmızı ve beyaz et, bakliyat ve pirinç fiyatlarında bir hareketlilik görülür. Ancak bu yıl piyasalarda böyle bir hareketlilik gözlenmiyor.

Ürün bazında bakacak olursak, bu yıl Ramazan?ın birçok ürünün hasat sezonuna rastlamasından dolayı özellikle sebze-meyvede fiyatlarda bir yükselme olması ihtimali görünmüyor.

Kırmızı ette ise hükümetin aldığı ithalat önlemlerine bağlı olarak Ramazan öncesi yeterli stok mevcut ve şu anda fiyatlara zam yapılmasını gerektirecek bir sıkıntı yok. Zaten piyasada fiyat artışı yönünde bir beklenti de yok. Beyaz et de aynı şekilde ve talep artışının fiyatları çok yükselteceğini tahmin etmiyoruz.

Belki bakliyatta, o da sadece kuru fasulye ve nohutta bir miktar fiyat oynayabilir. Çünkü aşırı yağışlar nedeniyle rekoltede yüzde 30?lara varan düşüş tahmin ediliyor. Ama bulgur, kırmızı mercimek, makarna ve hatta dışarıya bağlı olduğumuz en önemli kalem olan bitkisel yağda fiyatların artışı gibi bir risk yok.

Ramazan ayında geçmişte kumanya dağıtımları sebebiyle kumanyaya giren ürünlerde bir miktar fiyat artışı oluyordu. Şimdilerde kumanya alışkanlığı yerini alışveriş çeklerine bırakmaya başladı. Bu da fiyatlar üzerinde baskı oluşturmuyor. Bu bize fiyatların Ramazan boyunca normal seyrinde devam edeceğini gösteriyor.?

?Ambalajlı ürün satın alın?

Ramazan ayında oruç tutulması nedeniyle yeterli ve dengeli beslenmek daha bir önem kazanıyor.  Ancak yeterli ve dengeli beslenmeyi ve toplum sağlığını tehdit eden en önemli unsur, kayıt dışı ve merdivenaltı üretimdir.

Bu nedenle halkımız, açıkta satılan, nerede üretildiği belli olmayan, içinde hangi maddelerin kullanıldığı ve ne kadar kullanıldığı belli olmayan kalitesiz ve ucuz ürünleri satın almasınlar. Ambalajlı, markalı, üretim izni olan, hijyenik ürünleri tercih etsinler.?

?Dünyadaki tablo karışık?

?Bir süredir dünyanın yeni bir gıda krizi yaşayabileceğine dair uyarılar artmaya başladı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü?nün gıda fiyatlarının 2011 ve 2012?de yüksek seyretmeye devam edeceği yönündeki tahminleri, tüm dünyada tedirginlik yarattı.

FAO?nun Gıda Fiyatları Endeksi, 2010 yılı ikinci yarısından bu yana sürekli artış eğiliminde. Endeks Haziran ayında 234 puana yükseldi. Yani 2010 Haziran?ına göre fiyatlar yüzde 39 oranında arttı.

Elimizdeki veriler, 2007 yılından bu yana FAO?nun gıda sepetindeki gıdaların fiyatlarının yüzde 80?e yakın arttığını gösteriyor. Son bir yıldaki en fazla artış ise hububat, bitkisel yağ ve şekerde yaşandı.

Gıda fiyatları; Kasım ayında İzmir?de ?Global gelecek, Global İş birliği? temasıyla düzenleyeceğimiz TGDF Gıda Kongresi 2011?de de masaya yatırılacak. Çünkü konu önemli ve sonuçları beklenenden ağır olabilir.

Şu açık ki küresel gündemin ilk sırasında olan gıda fiyatlarındaki artıştan yoksul ülkeler ağır bir şekilde etkilenecek. Tahminler, gelişmekte olan ülkelerde gıda ithalat faturasının yüzde 30, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 20 artacağı yönünde. Tabii endişeler bununla sınırlı kalmıyor. Artan gıda fiyatları enflasyon ve yüksek faiz riskini de beraberinde getiriyor.

Gıda fiyatlarının bir başka etkeni olan kuraklık ve iklim değişikliği ise çok sayıda insanı açlıkla karşı karşıya bırakmaya devam ediyor. Daha bir hafta önce Birleşmiş Milletler, Afrika’nın doğusunu etkileyen kuraklıktan ağır etkilenen Somali’nin bazı bölgelerinde “kıtlık” yaşandığını resmen ilan etti.

Kuraklık ve doğal felaketler küresel hububat fiyatlarının da son bir yılda yüzde 75 oranında artmasına sebep oldu. Hububat fiyatları ise yem sektörü üzerinden dünya et fiyatlarını yükseltiyor. ?

?Avrupa sancılı?

?Yunanistan?ın ardından İtalya ve İspanya?nın da isimlerinin iflas ve borçlarla anılmaya başlanması krizin yayılabileceği endişesini doğuruyor.

IMF, 440 milyar Avro olan AB Finansal İstikrar Fonu?nun acil arttırılmasını önerirken, ekonomi çevreleri İtalya ve İspanya ile birlikte fonun 1,5 trilyon Avro?ya yükseltilmesi gerektiğini konuşuyor.

İşin doğrusu, Avrupa?daki büyümenin yavaşlaması ve krizin devamı Türkiye için ihracat ve doğrudan yatırımların azalması sonucunu ortaya çıkarabilir. Bu nedenle Avrupa?da önlemlerin gecikmesi halinde en yakın ticari partnerimizdeki problemler yayılabilir ve belki bizim için de beklenmedik başka sonuçlar doğmasına neden olabilir.

Tabii Avrupa?nın yanı sıra ABD?deki borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılamazsa, daha farklı olumsuz senaryolara da hazırlıklı olmalıyız.?

?Dünya gıda fiyatlarındaki değişimler, gıda ticareti her geçen gün artan ülkemiz açısından değerlendirilmesi elzem bir konu?

?2008 gıda krizindeki kadar olmasa da gıda, su ve enerji kıtlığının, dünyanın bazı bölgelerinde sosyal kaygıları ve siyasi istikrarsızlıkları körüklemeye devam ettiğini görüyoruz.

Türkiye ise aldığı önlemler sayesinde ekonomisini güçlendirerek geleceğe daha güvenle bakabilmektedir. Ancak, gelişmiş ekonomileri dahi zorlayan dünya gıda fiyatlarındaki bu değişimlerin, önemli bir gıda üreticisi ve ihracatçısı olan, gıda ticareti sürekli gelişen ülkemiz açısından değerlendirilmesi de elzem bir konudur.

Gıda ve içecek sanayimiz, gıda zincirinde tarımsal hammaddeleri kullanarak hızla artan kentsel nüfusa ekonomik ve güvenli gıda üretmek için kullanmaktadır. Buna ek olarak sanayimiz, tarımsal hammadde kullanımıyla kırsal kesimde en fazla istihdam sağlayan sektördür.

Ancak sanayimizin bu rolünü gerçekleştirebilmesi belirli kalite kriterlerine uygun, ekonomik, güvenli ve sürdürülebilir tarımsal hammadde kaynaklarına erişimine bağlıdır. Bu nedenle tarımsal hammaddelerin üretim artışını destekleme önlemlerine devam edilmelidir.
Ancak bunu yaparken gıda sanayimizin, inovasyon, teknoloji transferi, kapasite ve altyapı geliştirme, eğitim, verimliliği arttırma, sürdürülebilirliği sağlama ve hasat sonrası kayıpları azaltma çalışmalarını da desteklemek gereklidir.

Bu destekler, giderek azalan doğal kaynaklarımızın korunması için su, toprak ve enerji kullanımının azaltılması, sürdürülebilir üretim artışının sağlanması açısından da önem taşımaktadır.?


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

İlk yorum yapan siz olun

    Bir yanıt yazın