İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Her şeye rağmen yeni bir hikâye oluşturabiliriz

Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan ‘Ekonomik Görünüm – Soru ve Cevaplarla Dünya ve Türkiye Ekonomisi Raporu’ yayımlandı. Raporda hem küresel ekonomi hem de Türkiye ekonomisindeki gelişmeler değerlendirildi.

Deloitte Türkiye CEO’su Gökhan Alpman, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, küresel ekonomide zayıf büyüme ortamının devam ettiğini vurgulayarak; “Türkiye tarafında ise şüphesiz tarihi günler geçiriyoruz. Başarısızlıkla sonuçlanan menfur darbe girişiminin ardından piyasaların nispeten sınırlı tepki vermesi, Türkiye’ye sermaye girişlerinin devam etmesi son derece sevindirici. Ancak önümüzde hem Temmuz öncesinden devrettiğimiz –yavaşlayan büyüme, yüksek enflasyon ve cari açık gibi- sorunlar hem de darbe girişimi sonrası yaşanan travmanın ekonomi üzerinde olası etkilerinin atlatılması gibi zorlu bir görev var. Bu da aslında uzun süredir altını çizdiğimiz gibi yapısal reformlara ve kurumlarımızın tekrar güçlenmesine bağlı. Bu çerçevede dileğimiz, OHAL’in belirlenen sürede sonlanmasının ardından, toplumun tüm kesimlerinin desteği ve onayını sağlayacak, uluslararası alanda da kabul görecek kapsamlı ve detaylı bir ekonomik programın açıklanmasıdır” dedi.

Küresel ekonominin 10 soruda değerlendirildiği raporda, küresel büyümenin halen zayıf ve oldukça kırılgan olduğu belirtildi. Büyümenin önündeki temel engellerin, yüksek borçluluk, zayıf bankacılık sistemleri, gelir dağılımı, demografi ve düşük üretkenlik olduğu ifade edilen raporda, son dönemde büyüme tarafında en önemli ‘şokun’, ‘Brexit’ olduğu vurgulandı. Raporda, İngiltere’deki 23 Haziran referandumunda AB’den ayrılma kararının çıkmasının görünümü daha da olumsuza çevirdiği ve belirsizliği de oldukça artırdığı aktarıldı.

Raporun küresel ekonomi tarafındaki diğer soruları ise ABD, AB ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki son gelişmelere, Brexit’in yaratabileceği farklı senaryolara, gelişmekte olan ülkelerde son dönemde görülen toparlanma sinyallerine, dünya ekonomisinde özel bir yere sahip olan Çin’e odaklanıyor. Ek olarak araştırmada dört büyük Merkez Bankası’nın para politikalarına, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren iki önemli küresel parametre olan Euro/dolar paritesi ve petroldeki son gelişmelere ve önümüzdeki dönemde izlememiz gereken temel risklere ilişkin soruların yanıtlarına yer veriliyor.

Türkiye ekonomisinin de yine 10 soruda değerlendirildiği raporda, 2016 büyüme beklentisi olan %3’ün halen korunduğu, ancak ilk çeyrekteki beklenenden güçlü gelen büyümenin ikinci çeyrek itibari ile yavaşlama sinyalleri verdiği belirtildi. Yaşanan darbe girişiminin sonuçlarına yönelik olarak bir değerlendirme yapmanın erken olduğu vurgulanan raporda, piyasaların tepkisinin sert ama yaşanan olayların boyutu düşünüldüğünde görece sınırlı olduğu paylaşıldı.

Raporda bu durumun olumlu olduğu belirtilirken yine de reel ekonomi üzerindeki etkilerinin izlenmesi gerektiği, özellikle turizm ve güven kanalı üzerinden risklerin bulunduğu vurgulandı.

Raporda Türkiye ekonomisine dair ek olarak istihdam piyasasındaki gelişmeler, enflasyon görünümü, sermaye girişleri, liranın seyri ve son gelişmelerin piyasalar üzerindeki etkileri değerlendirilirken, para politikasında önümüzdeki dönemde ne beklemeliyiz, mali disiplin bozuluyor mu, cari açıktaki daralmanın sonuna yaklaştık mı gibi güncel sorular da cevap buluyor.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın